Meme dokusunun mikrobik enfeksiyonlarıdır. Genellikle emzirme (laktasyon) döneminde meme başındaki çatlaklar nedeniyle oluşur.

Memede enfeksiyon belirtileri sertlik, kızarıklık, ağrı ve deride ısı artışıdır. Henüz apse oluşmamış sadece enfeksiyon bulguları varsa antibiyotik tedavisi uygulanabilir.

Apse gelişmiş ise mutlaka drene edilmesi (boşaltılması) gerekir. Bu işlem iğne ile yapılabileceği gibi bazen açık cerrahi drenaj gerektirebilir. Antibiyotik tedavisine uzun süre devam edilebilir.

 

Memede Emzirmeye Bağlı Enfeksiyon (Laktasyonel Mastit)

Emziren annelerde en sık doğum sonrası memede enfeksiyon gelişebilir. Emzirme nedeniyle meme başında oluşan çatlaklar, yaralar, kabuklanma ve kötü hijyen meme başında mikrop üremesine yol açar. Emzirmeye devam etmek veya sütün pompa yardımıyla boşaltılması apse oluşumun riskini azaltır. Memedeki enfeksiyonda apse gelişmişse cerrahi olarak boşaltmak gerekebilir. Apse yoksa antibiyotik tedavisi yeterli olur.

 

Periduktal Mastit

Emzirmeye bağlı olmayan bir enfeksiyon tipidir. Meme başı etrafında başlar ve süt kanalları çevresinde gelişir. Çok büyük bir kısmı sigara kullanımı ile ilişkilidir. Sigaranın meme başı ardındaki süt kanallarında tahribat yapması nedeniyle bölge enfeksiyonlara uygun bir zemin haline gelir.

Başlangıçta sadece antibiyotik kullanımı ile hastalığın tedavisi mümkündür. Fizik muayenede veya ultrasonografide apse saptanırsa boşaltmak gerekebilir. Hastadan sigara kullanımının kesilmesi istenir.

Drenaj sonrası nüks riski yüksek olduğundan sık sık tekrarlayan vakalarda, meme başı ardındaki süt kanallarını çıkarmaya yönelik cerrahi müdahale yapılır.

Şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği ve kemoterapi gören, bağışıklık sistemi baskılanmış, düşkün hastalarda meme başından uzak bölgelerde apse gelişebilir. Bu durumda yine tedavide apsenin boşaltılıp antibiyotik tedavisi uygulanması gerekir. Hastaların yaşına ve muayene bulgularına göre, görüntüleme tetkiklerinde kanser şüphesi varsa apse veya iltihaplı bölgeden mutlaka biyopsi alınması gerekir.

 

Granülomatöz Mastitler

Nedene bağlı granülomatöz mastit ve idiopatik lobüler granülomatöz mastit olmak üzere temel olarak iki türü bulunur.

Nedene bağlı olanlar arasında sarkoidoz, histoplazmozis, Wegener granülomatozu, tüberküloz, tifo, bruselloz gibi hastalıklar yer alır. Ülkemizde en sık görülen tüberküloza bağlı oluşan mastitdir.

Tüberküloz mastiti, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda (AIDS, kronik böbrek yetmezliği gibi) daha sık görülür. Tüberküloz mastitinde meme derisinde apsenin ağızlaşması şeklinde fistül görülmesi, memede kitle, koltukaltında akıntılı kitle veya apse gibi klinik tablolar görülür.

Tanı için apse veya kitleden alınan örneklerin tüberküloza yönelik testlere tabi tutulması gerekir. Tüberküloza yönelik testleri negatif çıkan hastalarda, apse drenajı ve antibiyotik tedavisine rağmen tekrarlayan meme apseleri görülüyorsa ve klinik şüphe varsa, testlerle tanısı konamayan bir tüberküloz düşünülebilir ve buna yönelik ilaç tedavisi, antibiyotik uygulanır. Sık sık apse drenajına ve ilaç tedavisine rağmen tekrarlayan tüberküloz mastitlerinde ise cerrahi girişimle memeden apse bölgesinin çıkartılması düşünülebilir.

İdiyopatik granülomatöz lobüler mastit, genç doğurma çağındaki hastalarda sık görülür. Bağışıklık sisteminin memeye karşı normalin üzerinde reaksiyon göstermesi sonucu (otoimmün) oluştuğu düşünülmektedir. Geçirilmiş enfeksiyon veya travma da nedenler arasında sayılabilir.

Gerek klinik gerekse radyolojik (ultrasonografi, mamografi, manyetik rezonans görüntüleme) olarak meme kanseriyle (özellikle inflamatuvar meme kanseriyle) ve tüberküloz mastiti ile sıklıkla karıştırılmaktadır. Antibiyotik tedavisine rağmen tekrarlayan meme apseleri görülür.

Apse veya dokudan alınan örneklerde tüberküloz testleri negatiftir. Görüntüleme yöntemleriyle kanserden ayırıcı tanısı oldukça zordur ve deneyim gerektirir. Kesin tanı için alınan şüpheli meme dokusunun mutlaka patolojiye gönderilmesi gerekir.

Tedavide steroid (kortizon) gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılır. Hastalar tedavi süresince 3 haftalık aralıklarla kontrol edilmelidir. Bu tür bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlara başlamadan önce hastanın tüberküloz olmadığından emin olunması çok önemlidir. Kitleler kortizon tedavisine cevap verirse takip edilebilir veya cerrahi olarak tamamen çıkarılabilir. Kortizona cevap alınmamışsa bağışıklık sistemini baskılayan başka ilaçlar denenebilir.