Tiroid hastalıklarının tanısı günümüzde gerek laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri ile gerekse biyopsi ile konabilir.
Tiroid hastalıklarının teşhisinde kullanılan yöntemler aşağıdaki şekilde sıralanır:
Tiroid bezi hastalıklarının çoğunda belirgin şikayetler olmayabilir. Hastaların çoğunda ilk bulgulardan biri boyunda hareketli bir kitle hissedilmesidir. Bunun dışında yutma güçlüğü, nefes almada zorluk, boğulma hissi, ses kısıklığı gibi bulgular olabilir. Ağrı sık rastlanan bir şikayet değildir. Ses kalitesinde bozulma ve ses kısıklığı oluyorsa kötü huylu bir tümör olasılığı akılda hep bulundurulmalıdır. İyi huylu ya da kötü huylu tiroid bezi hastalığına ait aile öyküsünün olması, önceden boyun bölgesine aşırı dozda radyasyona maruz kalınması, guatrın yaygın olduğu bölgede yaşamak veya guatrojenik (guatra yol açan) ilaç kullanımı gibi bilgiler de tanı ve tedavi planlamasında çok önemlidir.
Tiroid bezinin muayenesinde, bezde büyüme, boyun ön bölgesinde saptanan kitlelerin yutkunma ile hareket etmesi önemli bulgulardır. Eğer hastanın zayıf ve ince bir boynu yoksa normal tiroid dokusu genellikle ele gelmez. Boyunda tiroid bezinin sertliği, tiroid bezinin kenarları, tiroid bezine uyan bölgede boyun cildinde kızarıklık, saptanan nodül ya da nodüllerin hareketli olup olmadığı, sertliği, kenar düzenliliği, boyun lenf nodlarının durumu elle muayene edilerek bilgi edinilmeye çalışılır.
Her hastada tiroid fonksiyon testlerine bakılmalıdır. Bu testlere bakmak tiroid bezinin çalışma performansı hakkında bize bilgi verecektir. Tiroid foksiyon testleri hastadan alınan kanın analiz edilmesiyle gerçekleştirilir.
Tiroid fonsiyon testleri:
Bu testler arasında en sık kullanılanlar serbest T3, serbest T4 ve TSH’dır. İlk adım olarak bu 3 test istenir. Hatta çoğu zaman sadece TSH istenir. Bu testler sonucunda bir anormallik saptandığında tanıyı desteklemek için diğer testler de kullanılabilir.
Tiroid ultrasonografisi tanıda ilk kullanılacak görüntüleme yöntemlerinden birisidir. Tiroid bezinin boyutunu, yapısını, kanlanmasını, nodül varsa bunun solid veya kistik olup olmadığını, eşlik eden kalsifikasyonlar (kireçlenme odakları) olup olmadığını, nodülün şekli, sayısı, duvar yapısı, çevresi ile ilişkisi, kanlanması, sertliği, boyundaki lenf nodlarının sayısı, yapısı ve çapının değerlendirilmesi gibi bir çok parametre hakkında çok detaylı bilgiler verebilmektedir.
Tiroid ultrasonografisi ile nodülün kanser açısından şüphe taşıyıp taşımadığı belirlenebilmektedir. Bazı kriterlere bakarak nodülden şüphe duyuluyorsa o zaman biyopsi kararı verilir. Tiroid ultrasonografisi nodül değerlendirilmesinin olmazsa olmazıdır.
Tiroid sintigrafisi özellikle hipertiroidi (zehirli guatr) tanısını koymada son derece yararlı bir tetkiktir. Tiroid bezinde yaygın aktivite artışını veya nodül ya da nodüllerin aktivitesini gösterir.
Bazı durumlarda bilgisayarlı tomografiye veya manyetik rezonans incelemesine de ihtiyaç duyulabilir (nefes alamama veya yutkunma güçlüğü gibi şikayetlerin gerçekten tiroid bezi basısına bağlı olup olmadığını göstermek için).
Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde ince iğne aspirasyon biyopsisi %95 gibi yüksek doğruluk oranına sahip olan bir incelemedir. Klinisyen veya ultrasonografi eşliğinde radyolog tarafından yapılabilir. Tiroid nodüllerine yaklaşımda takip veya ameliyat kararını vermede oldukça önemli bir yöntemdir. İnce iğne biyopsisi sonucunda eğer nodül kanser şüphesi taşıyorsa veya kanser tanısı net olarak konduysa hastalara ameliyat önerilmektedir. Yetersiz sonuç elde edilirse işlem tekrar edilmelidir. Sonuç iyi huylu bir nodül olduğunu gösteriyorsa ve diğer parametrelerde (nodül boyutu, yapısı, çevre dokularla ilişkisi, vb.) şüpheli değilse o zaman ameliyat gerekmeden takip kararı verilebilir.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi sonrasında karşımıza temel olarak altı grupta sonuç çıkabilir: